Cumartesi, Şubat 4

Gelin Olmuş Gidiyorsun!

Ağlamak benim için sanırım bir hobi haline geldi. Eskiden kendimi çok sıkardım kolay kolay da ağlayamazdım ama artık ( buradaki artık, yaşlandık artık evlat demek. ) canım bir şeye sıkılmaya görsün direkt açıyorum çeşmeleri. Bazen terapi niyetine bir sıkıntım olmadan da ağlıyorum. Yeter ki isteyeyim yani. Ağlayacak hiçbir şey bulamazsam, ölmüş olduğumu farz edip arkamdan en çok kimler üzülür, ağlar, kendini alkole, ona buna verir diye düşünüp olayları iyice dramatize ederek başlıyorum ağlamaya. Baya baya inanıyorum ölmüş olduğuma. Gerçekten acıklı.. Epey bir süre ağladıktan sonra ohh neyse ki hala yaşıyorum diyor ve kendime geliyorum.

Amma velâkin bu gece sıkıntım büyük. Kızımız bastıbacak Feriha ile boyuna posuna kurban olduğum Emirim erkeğim dünya evine girdiler. Ağlamak için bundan büyük bir sebep bulamam şuan. ( hiç şimdi ayy ne yavan şeyler izliyorsun, ne boş insansın allasen pozlarına girme! utanma ben de izliyorum de. ) Ya bir de işin garibi evde kalmama da daha çok var. ( daha bir iki cümle önce yaşlandık artık demiyor muydun sen? iyice saçmaladın. ) Ama ben neyin sıkıntısını yaşayıp bu kadar içlendim yine bilemiyorum.

Burada kendi kendimi şişirdim resmen yok bilemiyorum edemiyorum diye! Bal gibi de biliyorum. O aptal dizide olup biten her şeyin anca öyle aptal dizilerde olacağını gerçek hayattaki geçerliliklerinin sıfırın altında bilmem kaç olduğunu vs. vs.. Gerçek hayatta her şey orda aval aval izlediklerimiz gibi kolay ilerlemiyor. İşte benim deli dümbül ağlamamın nedeni bu olsa gerek.. Bölüm bitti ben salya sümük içindeydim. Ahh ahh off offflar havada uçuşuyordu. Odamdan sümüklerimi silmek için peçete almaya gittiğimde aynadaki halime takıldı gözüm ve bir gülme aldı ki beni anlatamam. ( dengesiz be bu dedin, duydum. sensin o. )

Gerizekalı bunların hepsi kurgu, oyuna geliyorsun car car ağlıyorsun. Gerçek hayatta, toplasan bir avuç günahı olmayan Feriha, deli gibi bir hırs ve nefretle hayatının içine etmeye çalışan Emir’i o kötü günleri ona hiç yaşatmamış gibi, ilk günkü sevgisiyle hayatına tekrar geri alabilir miydi? Feriha’ya çektirdiklerinin hepsi göööyaa sevgisinden olan, üst üste sıçıp sonra da sıçtıklarıyla güzel bir natürmort çalışması yapan Emir, intikammm diye geberirken ilişkinin en başında yaşadığı o masum duygulara bu kadar kolay dönebilir miydi? Bir insan iki gün önce vurun kahpeye zihniyetindeyken iki gün sonra gel maralım kaçalım bu diyarlardan, evimin kadını, çocuklarımın anası ol diyebilir miydi? Nayırrr efendim diyemezdi!! Dexter çakması bir psikopatın eline düştüler, ölümün eşiğine geldiler diye bir zamanlar birbirlerini ne deli sevdiklerini hatırlayıp aşka geldiler. Bıyıklı Feriha’ya iki dokundu diye kol kalınlığındaki ipleri koparıp efelenmeye çalışan Emir, Feriha’ya ucuz kadın muamelesi yaptığın günlerde kalbin nerene kaçmıştı yavrucuğum?! Sırf dünya ölümlü bir dünya diye onca çirkinliği hazmedecek aşk var mı bu devirde? ( bunların hepsi aynaya bakıp burnumu temizlemem esnasında geçti aklımdan ) Sıçarım böyle aşka da ızdırabına da diyerek temizlik işlemini bitirdim.

BTW: Ben Feriha’nın yerinde olsam otobüsün bagajından bavulumu almadan bırak kaçmayı iki adım öteye gitmezdim. Kıyafetlerim, aksesuarlarım, makyaj eşyalarım, bakım losyonlarım.. Ha pardon Emir zengindi, dünyaları alabilir bana. Hiçbir evlilik işlemi yaptırmadan, nüfus cüzdanları olmadan nikâh bile kıydırır, o derece yani. Fena yere kapak attım, ayy yani attın, aferin sana Feriha!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder