Pazartesi, Aralık 26

Çok Ateşliyim Haşmet!

Bu yaşıma geldim, beni tanıyan bir insan evladı da benim için bu hatun çok seksi, alımlı, çekici demedi, dediyse de duymadım. Hayır, yani Allah rızası için yalandan dahi olsa deseniz ağzınız mı yamulur hııı?

Derya mı? Evet ya çok tatlı! Ayy çok sevimli! Ne kadar sempatik! Cici bici! Bik bik bik bik.. Köpek mi seviyorsunuz, nasıl bir tipim var anlamıyorum ki! Ama bir gün, birisi tersime denk gelecek “ yeter bee sensin tatlı, aaa! ” diye carlayacağım. Bakalım o zamanda “ eheheh çok tatlısın. ” diyebilecekler mi?!

Benim de kendi çapımda bir karizmam, bir asaletim var. Kundakta bebek sevmiyorsun, kendine gel! derler adama. Neyse konunun özüne gelecek olursak bu gün yine deli dümbül ateşim var. Ben boş konuşmam Haşmet, ateşliyim diyorsam ateşliyimdir. Sen bunu göremiyorsun orası ayrı mevzu. Şu satırları yazarken derece bipledi, bakıyoruzzz 38,5 derece gösteriyor. Buna kanıt diyorlar Haşmet.

Ortaokul yıllarındaydık, okulun düzenlediği aptal saptal bir geziye gitmiştik. Neymiş efenim botanik bahçesi. İki tutam ot, üç beş kaktüs göreceğiz diye çıkardılar bizi bir dağın tepesine. Kuş uçmaz kervan geçmez derler bilir misin? He işte onun gibi bir yerdeyiz. Aylardan Nisan-Mayıs.. Güneş vuruyor tepemize, biz de otlamaya çıkmış kuzular gibi meleye meleye dolaşıyoruz tepe bayır.

Bitkilerin yanında Latince isimleri yazıyor, sanıyoruz ki dünyanın bir ucundan getirmişler de dikmişler buraya. Fal taşı gibi açıyoruz gözlerimizi, şaşkınız tabi! Kimse demiyor bildiğin akşamsefası çiçeği o yavrucuğum diye. Trapilis mapala ( uyduruyorum. ) gibi acayip isimler..

Akşam oluyor evlere dağılıyor herkes. Ben koştur koştur geliyorum eve. Anneme başlıyorum anlatmaya, ne matah şeyler gördüğümü; “ sadece akşamları çiçek açıyormuş, ismi de tapala mapalaymış yaaa ” diye. Annem “ E kızım akşam sefası o ya, anneannenin evinin orda var ben sana gösteririm. ”diyor. Bozuluyorum haliyle. Her anlattığım bitki onun bunun bahçesinde çıktıkça bana ateşler basıyor. Anne diyorum ben kendimi iyi hissetmiyorum, ateşim var sanki. Yüzüme dokunmasıyla çığlığı basması bir oluyor annemin, “ Derya, yanıyorsun sen! ” diye. Sabahtan akşama güneşin alnında gezinince bana olanlar olmuş anacım. İşte taa o zamanlardan bu ateş..

O gün Haşmet’i ilk görüşümdü. 40 dereceyi bulan ateşim bana ne Haşmetler gösterdi anlatamam. En son banyomuzun küvetinde su savaşı yapıyorduk kendisiyle ki kendime gelmişim. Huyun kurumasın Haşmet, ne güzel de eğleniyorduk! Her neyse derece yine bipliyor vee 39 derece! Kabul et artık Haşmet.. Bu arada soğuk bir duşa ne dersin?

2 yorum:

  1. o değil de fotoğraf haddinden fazla iyi >,<

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahah teşekkürler kendi fotoğrafımı koydum demeyi çok isterdim:))

      Sil