Önceki hayatımda sanırım bir muhabbet kuşuydum. Muhabbet
kuşları kafes, yer, sahip vs.. hiçbir konuda değişiklikten hoşlanmazlar.
Alıştığı şeylerde değişiklik olursa durgunlaşırlar, üzüntüden ölebilirler hatta
yemek yemeyi bırakıp intihar edebilirler. O küçücük akılları bunları alan canlıların
yanında sen gel bir de insanoğlunun alışmışlıklarını, özlemlerini düşün. Fazla..
Bir yeri bırakıp başka bir yere gitmek bile beni deliler
gibi huzursuz ediyor. Ne sağlıksız. Hadi gittim diyelim bu sefer oraya alışıyorum
dönerken asıl özlediğim yere dönüyor olmama sevinemiyorum. Laf sırası
geldiğinde de alışmak, bağlanmak zayıfların işi diyorum. Ve ben kıçımın güçlüsü
bir insanım. Bilgisayarımı dört senedir format attırmadan kullanıyorum. Sık
kullanılanlar silinecek diye, dosyaları yedeklemeyi unuturlar, kurtaramazlar
vs.. diye. Bok gibi yavaş işletim sisteminin yerine daha gelişmiş bir sistem
yüklerler farklı bir arayüze gözüm nasıl alışır diye.. Hastayım.
Bunlar yine basit şeyler. Mesela odamdaki dolabı sağdan sola
geçirdiğimde yeni düzeni en fazla iki gün yadırgarım geçer. Yedi sekiz yıldır
cüzdanımda taşıdığım kalp şeklindeki taşı kaybettiğim için bir hafta ağlamıştım,
unuttum. On dört yıldır bizle yaşayan kuşumuz yarın bir gün ölecek üç beş ay
üzüleceğiz, geçecek. Ama insana alışmak diye bir şey var ki işte o çok fena.
Giderler, ölürler.. İnsan yokluğu çok zor. Yüzü silikleşiyor,
anılar eksiliyor, sesi unutuluyor da giderken bıraktığı boşluk öylece kalıyor,
kapanmıyor. Unutulmuyor. Sadece yok sayılıyor. Yokluğunu yok saymak. Yoksa ona
da mı alışıyoruz? Sıçarım böyle alışkanlığa.
Bu gece de bunlarla güneşi doğduracağız anlaşılan. Canım sağ
olsun. Dün neyi düşünürken kaçmıştı uykum? Neyse.. Zaten başını yastığa koyduğu
gibi uyuyan insanları hiçbir zaman anlayamadım. Bana göre onlar ya dertsizdir ya
da çok gamsız. Dertsizle gamsız aynıymış gibi değil mi? Ama değiller, öğren
bunları.
Biraz alkol olsaydı. Ama biraz, az gelir. Bir ayarı var. Düşünemeyecek
kadar çok içmek lazım. Bu yatağı kim böyle fıldır fıldır döndürüyor amk diye
söylenirken sızacak kadar çok. Az içtinmi afedersin ama sıçtın demektir. Çünkü
bu sefer düşünmekte yetmez anlatmak istersin. Bağıra bağıra ağlamak istersin
ama tek başına değil. Gece boyunca aklını didik didik kurcalayan soruların
cevabını almak istersin. Çok sıkıntılı. Aman telefona dokunayım deme. Git biraz
daha içki al. Bu böyle olmayacak.