Cuma, Ocak 20

Okumalık Okul

Uzun süredir yazmıyorum, uyumuyorum, manikür yapmıyorum, hatta yaşamıyorum. Kıytırık bir okulun, fasulyeden bir bölümünü bitirme çabasına düştüm ki vay halime. Sanarsınız tıp mıp ( mıp? ) okuyorum da kotardım ortalığı. Altı üstü yüzlerce( ! ) sayfa okudum, kafa yordum, mantığını kavrayamadığımı ezberledim falan yani.

Her Allahın günü isyan, keder, gözyaşı! Çok yoruldum diye böğürdüm de ağladım. Millette “yazık be son sınıf tabi, işi çok zor. ” deyip poh poh üzerine poh poh bana.. Kandırdım len sizi, o ağlayan, stresten kusan kız ben değildim. Şaka yaptım. Zor olan bir şey yok. Bir bu kadar daha okusam gıkım çıkmaz. ( ?! )

Bu yaşıma geldim ( buyuncu yaş ) , oturup günler öncesinden bir sınava çalışmışlığım yoktur değil yoktu. Tonlarca konu son gün, son gece, bilemedin son saatlerde halledilir, sınavdan geçilirdi. Ben böyle gördüm, böyle yaşadım. Zekiydim nede olsa. Zehir gibi çalışıyordu aklım hatta. Yüz kez tekrar etmeye ne gerek vardı, salak mıydım o kadar? Salakmışım..

Şuan yazdıklarım beni sinirlendirse dahi, kabul etmem lazım. Ben bir inek oldum. Mor inek. Final haftası girmeden bilmem kaç gün önce başlayan hummalı çalışmam dün itibari ile son bulmuştur. Vatana millete hay.. Günlerce ders çalıştım, sabahladım, sınava girdim, döndüm, biraz-cık dinlendim, çalıştım, sabahladım.. Bu süreç 2 hafta boyunca böyle devam etti. Her gün aynadaki kaşa bıyığa sarmış yüzüme, kararmış göz altlarıma bakarak “ ne yaptılar sana kuzum, bu sen olamazsın. ” dedim. Ben, ben değildim ama bendim. Ağlamam bile değişmişti. Böğürmüyor mööö-ğürüyordum.

Ölüm sessizliğine girdiğim için merak edip arayanlar oldu, “ neler yapıyorsun cicim? ” diye. Kesintisiz iki hafta boyunca “ ders çalışıyorum. ” cevabını verdim. Zekiliğe sığdı mı bu? Kendini beğenmiş, çokbilmiş, ukala dümbeleği! Nolduuu? İşte böyle çalıştırtırlar adamı. Tabiri caiz midir bilinmez ama ebemi suya götürüp susuz getirdiler. Olan ebeme olmuş gibi görünse de siz görünüşe aldanmayın.

Uyku düzeni diye bir şey kalmadığı için şuan uykusuzluktan kafamda filler tepişiyor olsa da uyuyamıyorum. Ama yarına kalmaz kazısalar da çıkaramayacaklar beni yataktan. Yoksa gerçekten öleceğim zaten ebedi uyku olacak.

Öyle kıytırık, fasulyeden dediğime de bakmayın ha. Ayak onlar. Ben kibirli biriyimdir. Bu dördüncü sene fenaymış. “ Ben çalışmadan yapıyorum ehe! ” diyemesem de, inek gibi çalışmış olsam da kotardım işte var mı?! Bir maliyeci kolay yetişmiyor bikere! Beni ne tıp fakülteleri, ne mühendislikler istedi de “ hadi be onları dedem de okur! ” deyip attım kendimi ekonominin göbeğine. Ne sandınız?! Aman ne sanarsanız sanın. Ben beş dakikaya kalmaz horultular eşliğinde uyuyor olacağım. Allah hepinize gani gani sınavlar versin. Benim yaşadıklarımı siz de yaşayın beter olun falan!

BTW: Bu sınav haftamda manevi desteklerini eksik etmeyen, hemen hemen her gece ağlama krizlerimi ve bin bir nazımı çeken anneciğim, babacığım ve yakın çevreme şükranlarımı sunuyorum. Son Sınıf Faciası*2, bahar aylarında vizyona girecektir. Görüşmek dileğiyle..


Pazartesi, Ocak 2

Biraz Sinirlendim O Kadar!

2012 geldi canlarım. Bu durum size kutlu oldu mu bilemeyeceğim ama bana hiçbir b.k olmadığı kesin. Galiba şu sıralar biraz agresifim. Dolayısıyla yazı bol küfürlü olabilir “ ayol ben gelemem öyle şeye! ” diyorsan peşin peşin söylüyorum, devam etme okumaya.

Sosyal medyaya şöyle bir göz gezdirdim bir Allahın kulu da “ valla oturdum çerez yiyor, televizyon izliyorum. ” dememiş. Neden desin ama değil mi? Bu durumlar prestij meselesi. Evde pinekliyorsan bile belli etmeyeceksin, ortaya da bir iki asparagas attınmı “ bilmem nerelerde deliler gibi eğleniyoruz. ” diye tamamdır. Sende benden “bi’s.ktir  git! ” kazandın demektir. Unutma, bir ara uğra da al.

Herkes eğlencenin dibine vurmuş. Gebermişler eğlenmekten(?!) o derece yani. Hemen hemen hepsine lügatimin yettiğince sövdüm. Yine olsun, yine söverim. Bunun, yılbaşı gecesini yaklaşan finallerime çalışarak ve kös kös oturarak geçirmemle de bir alakası yok, içimden geldi hakikatten. ( hıhı kesin öyledir diyorsan sende bi’s.ktir git! )

Tamamı ile israftan ibaret bir gece. Her şeyden çok çok harcanıyor. İnsanlar bu gece ciddi anlamda manik. Çok zenginmiş gibi para harcıyorlar, çok mutluymuş gibi gülüyor, çok eğleniyormuş gibi dans ediyorlar, çok iyi içiyormuş gibi içiyorlar, çok seviyormuş gibi sarılıyorlar, çok istiyormuş gibi sevişiyorlar.. 3-5 saat için harcanan yüklü meblağlara, yalandan atılan onca kahkahaya, kusulan bir ton içkiye, boşa sarf edilen sevgi sözcüklerine, duygudan yoksun vücut yorgunluklarına yazık. Bunların hepsi çok fazla..

Benim yılbaşımda ise her şey çok azdı. Hatta yoktu. Oturdum biraz ekonomi çalıştım, sonra televizyona baktım, baktım, baktım. Sonra bıktım yattım. Alkol bile almadım o denli bir bezmişlik vardı üstümde. Güzel bir kırmızı şarap bulmak için uğraş, yanına en az iki çeşit peynir seç. Sonra ye, iç, sız. Gece susadığın için iki üç kez su içmeye kalk. Bir o kadar da tuvalete kalk. Sabah baş ağrısı çek. Zor geldi. Birkaç kişiden de davet aldım. Ama evde oturup içki içmek bile zor gelmişken kıyafettir, saçtır, makyajdır, mekandır, odur, budur çekebilir miydim sizce? Bence de.. Maddi boyutuna zaten girmiyorum.

Telefonum bir yahut iki kez çaldı ya da çalmadı. ( çalmadı. ) Aslında bu bir açıdan sevindiriciydi. Laf olsun diye atılan, “ bedava sms’lerin gücü adına! ” sloganlı toplu mesajlardan hiç almadım. Zira ekstradan sövdüreceklerdi beni. “ Seni seviyorum maralım gel yanıma, beraber geçirelim yılbaşını. ” diyen biri ( ikisi, üçü, dördü.. ) “ hayır, gelemem. ” dediğim için “sevişmeden uyumayalım ” şarkısını başka bir kıza armağan edeceğini söyledi. “ Kolay gelsin. ” dedim. En acısı ise sabah uyandığımda yine aynı Derya idim. Fas fakir (?!) ve yalnız. ( yaptığım demagojiden benim bile midem bulandı. ) “Biletine ne çıktı? ” diye soranlara da güzel bir cevabım var, burada söyleyemeyeceğim. Siz hayal edin. Hepiniz esen kalın, cingıl cingıl kalın, hoşça kalın..

Btw: 2011, hayatımın en lanet yılıydın. Tek mutluluğum senin öyle ya da böyle bitmiş olman. Nıhahah!