Çarşamba, Kasım 2

Yel Değirmenlerine Karşı Don Kişot Muyum?

Bir hüsran daha mı? Yok yok ne tahammülüm ne gücüm kaldı.
Birisinin bunları demesi için bir dünya insanı hayatına almış ve beraberinde
ağzının payını da almış olmasına gerek yok. Şöyle esaslısından bir iki bozguna
uğradınızmı tamamdır feleğiniz şaşar. Sadece özel hayatla alakalı değil, ikili
ilişkilerin tümünde durum böyledir. Sütten diliniz yandıktan sonra yoğurdu
üfleseniz de yiyemez hale gelirsiniz boğazınızda kalır. “Seninki de dert mi be,
yoğurt yiyemiyormuş bize ne halla hallah!” demeyin yoğurt önemlidir yani,
vallahi bak!? Neyse cıvıtmayalım..

Hayatınız cebren ve hile ile kuşatılıp talan edildikten
sonra şöyle siner ve bir vakit beklersiniz artçı sarsıntıları. Artçılar mutlaka
olacaktır, olur. Yıkıntıların bittiğine inandığınız an doğrulursunuz yavaşça ve
hırpalanmış yerlerinizi bir bir tamir etmeye, iyileştirmeye başlarsınız. Hasar
büyüktür, aldığınız yaraları sararken ağlarsınız yer yer ya kapanmazsa bunlar,
ya eskisi gibi olmazsa diye. Olmayacak tabi kimler kandırıyor seni kuzum?! Ama zamanla geçer diyorlar? Sende buna inandın öyle mi!?

Gerçekten zamanla eskisi gibi olmasa da bazı şeyler yoluna
girer, yaralar kabuk bağlar, yıkılanlar eğri büğrü de olsa yerine koyulur. Kendi
sokaklarımızda dolaşır iyi iş çıkardığımız, hayatı tekrar sıkı sıkıya
kavradığımız için kendimizi tebrik ederiz. Lakin bir şey yoktur, yok olmuştur belki
de hiç var olmamıştır da neyse işte nasıl desem şey gibi “sıcaklık”.. Böyle bir
nefes gibi, ılık ılık.. Sokaklarımız ıssızdır, bizse yalnız..

Zamanla tekrardan birileri fark eder ıssız sokaklarınızın
güzelliklerini. Boyası dökülmüş, çatlamış duvarlarınızı aşmak isterler hayatınıza
dahil olmak.. O kırık dökük duvarlar zırh olur size yapamazsınız. Niye yapamadığınızı
sorar çevrenizdekiler. Sizde sorarsınız tabi kendi kendinize. Niye!? Korkuyorum
sanırım? Kötünün kötüsü günler yaşadım neyin korkusu bu? Besbelli ki korku
değil bu hissiyat. Yorulduğunuzu, inancınızı yitirdiğinizi sonra sonra anlarsınız.
Bir defa daha gönül rahatlığı ile hayatınızı başkalarının avuçlarına bırakıp,
şekillenmesini izleyemezsiniz, yok, olmaz. İnanamazsınız yalnızlığınızı
kalabalıklaştıracağına, güvenemezsiniz bir harabeden var ettiğiniz hayatınıza sahip çıkacağına.. Bir sarsıntıdan daha sağ çıkamayacağınızı bilir ve yapamazsınız.
Kendini, bilhassa da ruhunu ıssız sokaklarına hapsetmiş eksik
hayatların şerefine İ. İrem’de bir şeyler karalamış, evet İlhancım söz sende!

Sesleriniz cılızlaştı dostlar, yankılanmıyor,
Yollarımız gitgide uzaklaşıyor,
Mavi kubbeli bir odada, koro halinde,
Bağırıp durmayın yeter, 'daha çok ver' diye.
Veremem veremem veremem veremem!
Bir kalbim kaldı.
Veremem veremem veremem veremem!
Onu aşk aldı.
Veremem veremem veremem veremem!
Adresim saklı.
Veremem veremem.
Gelmediğiniz orası kaldı !
Yel değirmenlerine karşı don kişot muyum?
Uçuyorum durmadan ben pilot muyum?
Yel değirmenlerine karşı don kişot muyum?
Dilimde hep aynı şarkı,
İdiot muyum?
Seyretmesi keyifliydi dostlar, uzaktan sizi,
Üç perdelik komedi, oyunlar bitti.
Ne alkışlayın ne de ağlayın kapandı perde,
Ne anladıysanız onu düşünün sadece.
Veremem veremem veremem veremem!
Bir kalbim kaldı..

2 yorum:

  1. Merhaba ben ilhan
    Ben bi sokak farkettim aralarda kalan. Duvarları eski ve korkulu. Her şeye rağmen o kadar sevimli tebessüm ediyodu ki. Sıcakcık sade birazcık kuşkulu. Çok tatlıydı sevdim o sokağı. Sanırım onun da özlemi sevgiydi bariz anlaşılıyordu. O sokakta olmak istedim ben burada sürdürmeliyim hayatımın geri kalanını dedim ne kendimi kandırMIŞcasına nede o meşhur laftaki gibi SEVMEK ESKİDENMİŞ GÜZELİM dermişçesine, çekti beni kendine. Biraz çocuk biraz adamdı, bir elinde dün bie elinde yarın vardı sokağın, erken ihtiyarlamaktan biraz üzgün halde neden dediğini hissettim. Ben o sokakta kalmak istedim çünkü bende depremde harabeye dönen bir sokak sakiniydim.

    YanıtlaSil
  2. Ben İlhancım söz sende derken, neyse..:) Senin bulduğun sokakta yukarda anlattığım kadar yıpranmışsa çok zorlamamalısın bana kalırsa. Ama genelde bana kalmaz.

    YanıtlaSil